![]() |
Tweet |
Hak ve kardeşlik derneğin geleneksel iftari yemeyi İstanbul Esenyurta 5 marka bir yerde dün yapıldi bir çok STK temsilcileri Çok sayıda siyasi parti temsılcileri Dernek Federesyon başkanların yanısıra çok sayıda akıl insanla işmadamlari Akademsıyen sendıka temsilcileri katılımiyile gerçekleşti
Hak ve Kardeşlik Dernek Başkani
Sayın Prof.dr.Naki Erdemır yaptıgi konuşamada;
Hak ve Kardeşlik Hareketi (HAKK-DER) uzun istişareler sonucunda ümmetin derdini dert, davasını dava edinen profesör, doçent, esnaf, iş adamı, öğretmen, öğrenci; kısaca toplumun her kesiminden insanlar tarafından 2012 yılında Van’da kurulmuştur.
Daha sonra Genel Merkez İstanbul’a alınmıştır. Her il ve ilçede teşkilatlanması devam etmektedir.
Bölgenin ve ülkenin kısaca ümmetin ihtiyacından Anadolu topraklarında zengin renkliliğe sahip kişiler tarafından kurulmuştur.
Kısaca bu kutlu dava ihtiyaçtan doğmuştur.
Ölçüsü, Kuran ve Sünnettir. Lideri Hz. Muhammed (SAV) dir. Hak ve Kardeşlik Hareketi hiçbir derneğin, vakfın ve partinin devamı veya arka bahçesi değildir.
Hak ve adalete dayalı kardeşlik hareketi demek daha uygundur.
Çünkü halkların buluştuğu, sözde değil, özde kardeşliğin kesiştiği bir sevdanın adıdır.
HAKK-DER’in amacı, yüce milletimizin (tüm ırklar yüce milletin üyesi) hak ve adalete dayalı birliğini berberliğini, kardeşliğini, barışını sağlamaya çalışmak; ülkemizin maddi ve manevi alanda değerler üreterek refah ülkesi olmasına katkı sağlamak; tüm insanlığa faydalı olmak; milli ve manevi değerlere azami derecede bağlı mükemmel bir nesil, aile ve toplum ihya/inşa etmeye gayret göstermek ve bunları sağlayacak hak ve adalete dayalı programını en ücra köydeki insanımıza varana kadar anlatmak; yetki makamında olan yöneticilere öneride bulunmak ve uygulamalarını tavsiye etmektir.
Düsturu “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi şeriftir. Hedef kitlesi toplumun her kesimidir. Kimseyi ötekileştirmez, cinsiyetçi, ırkçı ve tek tipçi anlayışları asla kabul etmez.
Herkesin bildiği gibi güneş doğudan doğar diyerek doğudan batıya doğru ilerlemeye davam etmektedir.
İstikbâli köklerde arar, sırtını kadim medeniyetimize dayamaktadır. Ayrıca sıradan bir hareket olmayıp, insanımızın her türlü problemini kendine dert edinir.
Millî ve ilmî çözüm üretir ve uygulamaya çalışır. Kardeşlik anlayışını birtakım varsayımlara ve ütopyalara dayandırmaz.
Kadim medeniyetimizde yaşanmış gerçeklerden hareketle tesisi etmeye çalışır.
Bölgesel ve ırksal öncelikleri olmayan, bu tarz söylemleri asla tasvip etmeyen bir harekettir.
Daha açık ifade ile bir ırkı merkeze alarak diğerlerini renginden, dilinden veya cinsiyetinden ötürü dışlamaz ve ötekileştirmez. Her ırka eşit mesafededir.
Irkçılığın her türlüsünü cahiliye âdeti olarak kabul eder.
Irkları ve dillerini Allah’ın ayetleri olduğuna inanır (Rum, 22). Sistemin dayattığı dini değil, Allah’ın gönderdiğini, Resulünün yaşadığını kabul eder.
Yaşam tarzını, hayat felsefesini buna göre inşa eder. Hak ve Kardeşlik Hareketi şahısların keyfi doğrularını değil, Hakka ve adalete uyan doğruları kabul eder.
Kişilerle ve onların piyonlarıyla değil, düşünce ve fikirlerle mücadele eder. Bu mücadelesini ilmi olarak ortaya koyar ve kişilere anlatır.
Kökleri mazide olan güçlü bir ses yeni bir nefestir. Özellikle kimsesizlerin ve kısık seslilerin hakkı savunan gür sesi olmaya çalışır.
Ayrım yapmadan yüce milletimizin kadim medeniyetine, değerlerine, kültürüne, inancına, örf ve adetlerine sahip çıkar.
Böyle düşünen herkesi, tüm cemaat ve cemiyetleri, STK’ları kardeş kabul eder, bağrına basar. Bu şekilde ümmetin önderlerini kabul eder onları anlamaya ve anlatmaya çalışır.
Açıkça ifade etmek gerekirse; Mehmet Akif’i, Sultan Abdülhamit’i, Fatih Sultan Mehmet’i anarken; Selahaddin’i Eyyubi’yi, Ahmed-i Xaniyi, Melaye Ciziriyi, Hacı Bektaş Veliyi, Mevlanayı, Seyyit Kutubu, Aliya İzzet Begoviçi, Muhammed İkbali ve daha nice ilim ve dava adamlarını göz ardı etmez “Ne mutlu Müslümanım” mefkûresini savunarak ümmeti kucakladığını özde ve sözde ortaya koymaya çalışır.
Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dediği gibi, Hak ve Kardeşlik Hareketini yaptığı icraatlarıyla tanımak gerekir. Çok önemli bir husus; çıkarı için dini kullanmaz, siyasete alet etmez, hayatın merkezine koymaya çalışır.
Hakka ve adalete dayalı siyaseti zorunlu ve meşru görür; insana, topluma, ülkeye, insanlığa hizmet yapma aracı kabul eder. Peygamber mesleği olduğunu çok iyi bilir. Yalnız Hak ve Kardeşlik Hareketi siyasallaşmaya değil, sivilleşmeye çalışır. Bunları anlattığımdan dolayı kimse partiyle karıştırmasın. Hayra motor, şerre fren olmaya çalışan sivil meşru bir SKT hareketidir. Bu hareket, asırlarca huzurlu ve refah içerisinde medeniyetimizin varlığını sürdürebilmemiz için, mahalli söylemleri bir kenara bırakarak; önce devlette sonra ümmette vahdet olması gerektiğinden İslam Birliği’ni olmazsa olmaz kabul eder. Bu nedenle de Türkçenin, Arapçanın Kürtçenin devlet tarafından isteğe bağlı öğretilmesini önerir.
Ülkemizin ve yüce milletimizin ayağa kalkmasında insan kaynağının önemini çok iyi bildiği için “her alanda babamdan ileriyim oğlumdan geriyim anlayışında adam gibi adam” yetiştirmeyi kendisine görev kabul eder.
Bunun için kadınımızın ve erkeğimizin eğitimi, her alanda tüketen değil üreten olması birinci önceliktir. Sonuç olarak Hak ve Kardeşlik Hareketinin derdi ve davası ülke ve ümmet davası, hakkın rızasıdır. Sevdası; hak, hukuk, adalet, medeniyetimizin dirilişi ve inşasının sevdasıdır. Yarınların Türkiye gemisinde ümmet rotasında, eşit halk eşit hak anlayışında, ne mutlu müslümanım mefkûresinde inşa edilmesi için meşru şekilde çalışmaktadır.
Prof. Dr. Naki ERDEMİR